Bir Düş
- Feyza Nur SAĞLAM
- 29 Ağu 2024
- 1 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 23 Kas 2024

Öyle olurdu ki bazen, kaçıp gitmek isterdin. Devekuşu misali kafanı kuma gömmek, ne bir şey görmek ne duymak ne de bir kelam etmek isterdin. Ama bir devekuşu değil de bir insan olunca; çıkıp bir yere gitmek ve telefonunu kapatarak dünyayı susturmak, yegane seçeneğin gibi olurdu. Fakat zihnini susturamazdın, bu kendi başına edinebildiğin bir sonuç asla olmamıştı çünkü. Lakin zihnini susturabilecek biri varsa koca evrende, tutup da onun yanına gitmek isterdin mesela. Onun kolları arasında her şeyden ve herkesten saklanmak isterdin. Dünya ile aranda bir bariyer olarak onu seçerdin, kimsenin sana ilişemeyeceğini bilerek. Çünkü o izin vermezdi buna ve belki de tüm bunları sadece düşlerdin... Ama yok, bir düş değildi bu. Zihninin onun yanında nasıl da sakin olduğunu hiç deneyimlememiş değildin, kanıtın vardı senin. Tamam düş de diyebilirdik buna ama sadece bir umut olarak da göremezdik bu düşü. Değişik bir histi bu. Bir insanın yanında dünyadan ve esasen kendinden kaçabilme gücü, bambaşka bir şeydi... Bu noktaya varmış olmak, böyle bir güce sahip olmak, bambaşka bir şeydi. Hayatın boyunca sahip olmadığın bir şeyi edinmek gibiydi. Bu yüzden o dahi bir düş gibiydi. Bir insanın varlığını bir düş olarak görmek ise, gözlerin açık rüya görmek gibiydi. Ve sonunda; uyansan bile kaybolmayan bir rüyada olduğunu bilmek ise, geçmiş tüm rüyalarının tesellisiydi...
Comentarios