top of page

"Kendime ulaşmak için çok yol aldım."

  • Yazarın fotoğrafı: Feyza Nur SAĞLAM
    Feyza Nur SAĞLAM
  • 13 Eyl 2022
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 30 Tem 2024


Yürüyorum. Kapkara bulutların ve yağmuru bekleyen gökyüzünün altında, yürüyorum. Bir ben, bir gökyüzü ve içimden bir türlü silinip gidemeyen yalnızlık duygusu ile yürüyorum.


Arada bir olur bu, baskın bir yalnızlık duygusu çöreklenir içime. Bir anda gelir, aniden bastıran yağmur gibi tüm düşüncelerimi siler ve götürür. Geriye sadece içimi daraltan bir duygu kalır; yapayalnızlık.


O kadar karamsar bir duygudur ki bu, her şeyi sorgulamaya başlarım. Sonra bir hüzün çöker yüreğime ve ardından, o hüzünden kaçmak isteyen benliğim parmak uçlarıma kadar yüklenmiş bir öfke dalgası ile sarar bedenimi.


Öfke. Her şeyden kaçışın yegane yolu. Tüm duygulardan ve tüm benliğinden. Ve aslında kendinden...


İlla her şeyin üstünü örtmeliyiz ya, bizi rahatsız eden ne var ne yoksa hepsini puslu bir camın ardında gizlemeliyiz ya; bu yüzden öfke her daim hazırda bekler bizi.


Korkma der; kaçmak istediğin, yüzleşmek ve anlamak istemediğin her şeyi gizlerim ben der.


Ve biz de bu sihre kanarız. Bir anlık gafletle mi bilinmez. O kadar mı korkuyoruzdur kendimizden bilinmez. Belki de sadece, kolay yolu tercih etmek istiyoruzdur, kim bilir ?

Ve o kolay yolun başındaki öfkenin bize el sallamış olması, bizim için yetmiştir... Kim bilir?


Tamam. Güya kaçtın kendinden, her şeyden. Öfke ile dolup taşıyorsun. Gökyüzü gibi, haykırmak istiyorsun. Bir şeyleri yıkıp atmak, parçalamak, kavga etmek, kendini yaralamak istiyorsun. Bunları yapmak, kısacık bir an sakinleştirecek oysa seni, bilmiyorsun. Yine bir sihre kapılmış, bu sefer de öfkeden kurtulmak için hayaller kuruyorsun... Öfkemi nasıl atabilirim diyorsun...


Farkında mısın? Yalnızlıktan, kendinden kaçmak için öfkeyi seçtin sen.

Ve şimdi de o öfkeden kaçmak istiyorsun...


Bu söylediğimi de düşünmekten kaçıyorsun değil mi? Nerden mi biliyorum? Kafandaki gökyüzünü kıskanan o düşünceden. Gökyüzünü mü kıskanıyorsun, gerçekten mi? Doğru gerçi, insan kendinde ne yoksa onu kıskanır. Sen ne diyorsun peki; "Gökler gibi gürleyebilsem keşke." mi? Böyle bir düşünce mi, aklından geçen?


Ama sen Gök değilsin ki. Gürlemek, Göğe özgü bir eylem, insana özgü değil. Bir şeyleri yıkmak da öyle değil mi? Gökten gelen fırtınaya özgü bu da mesela...


Sahi, bağırmak ve yakıp yıkmayı ilk kimden öğrendik biz?

Ya da, nasıl öğrendik?

Doğaya bakarak mı?

Sonra da kıskandık ve biz de yapabiliriz mi dedik?

Ne kendini bilmezlik ama!


Bir dk.


Konumuz bu değildi.


Gerçekten de, kendinden kaçtın ve nerelere geldik. Ama biliyorsun değil mi? Şuan kaçmış olman, kaçabilmiş gibi görünüyor olman, içindeki o "yalnızlığa benzer fakat bu kelimenin tanımlamaya yetmediği o tanımsız duygunun" geçip gittiğini göstermiyor. O da öfke gibi, anını bekliyor sadece. Seni bekliyor.


Ve biliyorsun ki, artık öğrenmen gerekiyor;

Bir şeylerden başka şeyler ile kaçmak yerine, kendine yönelmen gerektiğini.

Kaçmanın, yüzde yüz sonuç veren bir eylem olmadığını, bilmen gerekiyor artık...

Bu yüzden, içindeki o duygunun ne olduğunu anlayana kadar yürümeye devam etmelisin. Ve şuna inan; bir noktada diyeceksin ki;

"Kendime ulaşmak için çok yol aldım."



Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Hakkımda

WhatsApp Image 2024-07-26 at 10.17.38.jpeg

İnsan dediğin, esasen bir puzzle parçasını oluşturan kişiliğinin; her bir parçasını öncelikle özenle tanımalı. Ardından o parçaların kendisinin bir parçası olduğunu bilerek onları kucaklamayı öğrenmeli. Böylece, her bir parçanın esasen bir resmi oluşturmak için ne derece öneme sahip olduğunu görmeli ve yine her bir parçanın hayatındaki varlığını korumayı amaç edinmeli. Ve işte burası da benim bir puzzle parçam ve çok daha ötesi... Çünkü yazmak, bir hayatta kalma meselesi... Her hal ile yazmak ise ondan çok daha ötesi...

Kategoriler

Zaman Akışı

Abone olun;

Abone Olun!

Abone olduğunuz icin teşekkürler...

© 2022 by Herhalile

bottom of page