top of page

İki Veda

  • Yazarın fotoğrafı: Feyza Nur SAĞLAM
    Feyza Nur SAĞLAM
  • 5 May 2023
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 30 Tem 2024


Sahi, hava güneşli diye mi enerji doluyordu içimiz? Yahut, enerji dolmak istediğimiz için mi havayı bahane ediyorduk? Güneş vardı, güneş açmıştı, gözlerim kamaşıyordu ışıktan ve ben görüyordum baharın gelişini... Zihnimde, bir kırda koşup duruyordum hatta bu yüzden. Işığı görmenin yan etkisiydi bu sanırım. Zira bir kırda koşmak; zihnimin verdiği ani, dürtüsel bir tepkiydi sadece. Yok, kendimi cezalandırmıyordum. Veya eşitlik ilkesini de gözetmiyordum. Sadece, kırlarda koşacak kadar keyfimiz yoktu bizim. Bahar geliyordu tamam ama bizim hayatımıza gelemiyordu. Biliyordum, umut bizli bir yerdi ama mesele umut değildi ki zaten. Mesele hiçbir zaman da umut olmadı ki. Mesele, ayrılıklardı. Ayrılıklar da değildi mesele aslında, bırakıp gitmek zorunda kalışlardı...


"Önce sen gidiyorsun, sonra ben. Bir kapının ardında iki vedamız var bizim ve iki mazlum yüreğimiz." cümlesindeki sırdı aslında tüm mesele. Hani derler ya, gitmek mi zordur kalmak diye. Bu sorunun cevabı bende hep "kalmak" oldu. Hiç geride kalan olmadım fakat buna rağmen cevabım hep buydu. Ama bırakıp gitmenin acısını da iyi bilirim ben. Çünkü sessizce gidişler, benim en iyi bildiğim şeydi. Sevdiklerim bunu bilmesin, diye çok istedim. Ama bu, benim elimde olan bir şey de değildi.


Ve şimdilerde tüm sevdiklerim, kalplerinde birikmiş iki bin yıllık gözyaşına değer olayların yorgunluğu ve güçlü durma çabası ile yaşama devam ediyor. İki bin yıllık göz yaşı ile ağlasak, belki dökerdik içimizdekileri ama mesele ağlamak değildi ki. Mesele, ağlarken yanımızda kim olacağıydı...


Belki ama belki, iki veda iki kavuşmayı doğursa idi; bir kıymeti olabilirdi dökülen yaşların. Belki, önce o ve sonra ben gitmeseydim; belki önce ben sonra da o gelse idi; ve yine belki, birbirimize sarılıp iki bin yıllık göz yaşı ile ağlasa idik; yahut aslında, birbirlerine sarılıp ağlasalar idi; belki bahar gelebilirdi...


Bahar...

Ne çok özlemişiz baharı!

Hani derler ya, "Sen geldin bahar geldi." diye...

Bahar'ı gelmeyen ne çok insan var oysa!

Bu yüzden de, güneşin getirdiği ışığa ve doğadaki o Yaratıcının eseri olan mükemmel uyanışa, bizler sadece buruk bir tebessüm ile bakabilirdik.

Ve sonra da durup şöyle derdik,

"Rabbim, sen bizi, içimizdekileri en iyi bilensin."

Çünkü bu cümle yeterdi.

Yeterliydi...




Son Yazılar

Hepsini Gör

コメント


Hakkımda

WhatsApp Image 2024-07-26 at 10.17.38.jpeg

İnsan dediğin, esasen bir puzzle parçasını oluşturan kişiliğinin; her bir parçasını öncelikle özenle tanımalı. Ardından o parçaların kendisinin bir parçası olduğunu bilerek onları kucaklamayı öğrenmeli. Böylece, her bir parçanın esasen bir resmi oluşturmak için ne derece öneme sahip olduğunu görmeli ve yine her bir parçanın hayatındaki varlığını korumayı amaç edinmeli. Ve işte burası da benim bir puzzle parçam ve çok daha ötesi... Çünkü yazmak, bir hayatta kalma meselesi... Her hal ile yazmak ise ondan çok daha ötesi...

Kategoriler

Zaman Akışı

Abone olun;

Abone Olun!

Abone olduğunuz icin teşekkürler...

© 2022 by Herhalile

bottom of page