top of page

Yaşamak.

  • Yazarın fotoğrafı: Feyza Nur SAĞLAM
    Feyza Nur SAĞLAM
  • 29 Mar 2023
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 30 Tem 2024


Belli imgeler sayabilirdim; hayatımda geçmiş olan belli başlı acılara dair. Her birini anlatmayı, bir kelimeye dahi indirgeyebilirdim. Yapabilirdim bunu. Ama mesele bu değildi. Çünkü o anlardan öte, o her şeyi ifade etmeye yeten "tek kelimelerden" öte, önemli olan; o anların gerçekten geçip gidip gitmediğiydi. Şu kesindi, zaman mefhumunda, geçmiş denen yere gitmişlerdi. Bunu biliyorduk, geçmişti onlar; saniyelerin bir biri ardına geçmesi gibi, saatlerin birbirini kovalaması gibi, günlerin sanki yaşanmamışçasına kolayca akması gibi, mevsimlerin biz hiç anlamadan değişmesi gibi ve daha kaç yaşında olduğumuzu dahi bilmeden yılların değişmesi gibi... İşte tüm bunları da tek kelime ile ifade etmem gerekse idi, akış derdim. Olan biten her şey de işte bu zaman akışında aktı ve gitti derdim...


Akış. Evet olan biten her şey zaman akışında akmış olabilirdi ama şöyle de bir şey vardı ki, o akışın bir yönü de zihinlerimize doğru idi. Yaşanan her şey, gerek bir saniyeye gerek bir saate gerekse bir güne yahut bir aya veya bir yıla ya da yıllara sığdırdığımız her şey, sanki zihnimize aktıktan sonra zamana akıp gidiyordu. Sanki o anlar, geçmiş zamana dahil olmadan önce, zaman mefhumunun olmadığı zihinlerimizde bir ilmek gibi işleniyordu, birer birer. Bazen tek kelime ile ve bazen, bir kitap oluşturacak kelimeler ile... Ama en nihayetinde, ilmeklerle...


İlmek. Elimizde olsaydı, bu ilmekleri kendimiz atmazdık belki de zihinlerimize. Ama kesin olan şuydu ki, her şey yolunda olsa idi; bizler yolunda olamazdık. Daha doğrusu, bizler yani insan denen varlıklar biz olamazdık. Zira acı denen şey esasen bizi normal bir insan yaparken, hastalıklı bir zihinden de uzak tutuyordu. Çünkü her şeyin normal olması, acısız olması, esasen bir hastalığın işareti olabilirdi. Bunu ben demiyordum, uzmanlar diyordu ve bu gerçeği biliyor olmak, bazen bir nebze olsun acılarımı kucaklamamı sağlıyordu...


Kucaklamak. Daha önce de kullanmıştım bu kelimeyi. Sarılmayı hep seven biri oldum ama kendimi kucaklamayı hala öğrenemedim. İnsanlara göstermiş olduğum sevgiyi, saygıyı ve anlayışı kendime gösteremedim ya; bu yaşımda da buna yanalım!


Yanmak. Mesele ateş değildi aslında. Zira mesele ateş olsaydı, cehenneme dünyadan gerçek manada odun götürüyor olurduk. Konu nereden cehenneme geldi bilmiyorum. Belki de günahlarım o kelime ile yankı buluyordur zihnimde...


Yankı. "Sesin bir yere çarparak az bir süre sonra geri dönmesiyle işitilen ikinci ses." yahut "Bir olayın ortalıkta uyandırdığı, yol açtığı olumlu ya da olumsuz tepki." Peki o halde, karşımızdakine ulaşan sesimiz ile anlaşılan şeye de yankı diyebilir miydik? Yankı dediğin, sesimizin aynısı mıydı yoksa sadece bıraktığı etki mi?


Etki. Hayat bazen etkilerden ibaret sanki. Yaşadığımız şeylerin getirdiği etkiler, gördüğümüz şeylerin getirdiği etkiler ve evrende yaşanılan şeylerin getirdiği etkiler... Ah bir de unutmadan, bizim yaşadıklarımızın getirdiği etkilerin; başkalarında bıraktığı etkiler. Etki önemliydi. Çünkü bir şey bizi etkiliyorsa, o şeyin altında bir anlam olmalıydı. Böyle bir denklem kurabilirdik ve hayatı anlamlandırma ile kendimizi anlama yolunda da bu formülü uygulayabilirdik.


Formül. Hayatta önüme çıkan bazı şeylerde, çözümü getiren formülün ne olduğunu bilemedim. Ama hep şunu bildim ki, çözüm dediğimiz ve umutla ona bağlandığımız o imge, elbet gelecekti. Hep bunu bildim. Çünkü o zor matematik problemlerini çözmek, o binlerce parçadan ibaret puzzle parçalarını bir araya getirerek o resmi görmek; hayatta önüme çıkan problemlerin de hep bir formülü yani çözümü olduğu ve en sonunda da o çözümü bulacağım inancını içime yerleştirmişti.


İnanç... Yaşanılan acıların; zaman akışı içerisinde akıp gitmeden önce zihinlerimize belli kelimelerle ilmek ilmek örülüşüne şahit olurken, yeri geldiğinde onları kucaklamayı bilmek ve kucaklarken de canımızın yanması ile verdiğimiz tepkilerin bir etkisi olduğunun bilincinde fakat bu acılar ile nasıl baş edeceğimize ilişkin olan formülü de bir gün bulacağımız inancı içerisinde yaşamak...


Yaşamanın bir tanımı da işte buydu.


Son Yazılar

Hepsini Gör

Yorumlar


Hakkımda

WhatsApp Image 2024-07-26 at 10.17.38.jpeg

İnsan dediğin, esasen bir puzzle parçasını oluşturan kişiliğinin; her bir parçasını öncelikle özenle tanımalı. Ardından o parçaların kendisinin bir parçası olduğunu bilerek onları kucaklamayı öğrenmeli. Böylece, her bir parçanın esasen bir resmi oluşturmak için ne derece öneme sahip olduğunu görmeli ve yine her bir parçanın hayatındaki varlığını korumayı amaç edinmeli. Ve işte burası da benim bir puzzle parçam ve çok daha ötesi... Çünkü yazmak, bir hayatta kalma meselesi... Her hal ile yazmak ise ondan çok daha ötesi...

Kategoriler

Zaman Akışı

Abone olun;

Abone Olun!

Abone olduğunuz icin teşekkürler...

© 2022 by Herhalile

bottom of page