top of page

Şimdi, burada, şehrin ışıklarıyla...

  • Yazarın fotoğrafı: Feyza Nur SAĞLAM
    Feyza Nur SAĞLAM
  • 28 Eki 2022
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 30 Tem 2024


Şehrin ışıkları ile aydınlanmış fakat doğal ışıktan uzak; biraz karanlık ve biraz ışıklı o yerde durmuş, yine "şimdi, burada" olmanın getirdiği duyguları düşünüyorum.


Biliyorum, hep şimdiki zamanla yazıyorum. İşte sebebi bu, anda kalmayı sevmem. Olduğum yeri, bulunduğum zamanın idrakinde; gözlerimin gördükleri ile birlikte görülenlerin bende oluşturduğu yansımayı düşünmeyi seviyorum. Ânı içime çekmek diyorum buna...


Ve bazen öyle oluyor ki; tüm bu düşüncelerimi yazıya dökme hissi bir anda bastırıyor beni. Lakin, kalemdeki hızım; düşüncelerimin hızına yetişemediğinden ötürü, kalakalıyorum öyle. Yazamıyorum. Çünkü ne zaman yazmaya başlasam; ândaki o dışardan gözüken sakinliğim yok oluyor. Sabırsız, aceleci ve çabuk biri oluyorum, kalemi elime alınca...

Bu değişim şaşırtıcı. Gerçi, düşüncelerim dolayısıyla iç dünyamda bulunmayan sakinliğin, dış dünyamda bulunması daha şaşırtıcı gelmiştir bana her daim. Zira bu iki dünyanın (iç ve dış dünyamızın) benzer olmaları gerektiğinin sağlıklı olduğunu düşünmüşümdür hep. Bu düşüncem doğru mu bilinmez. Benim dünyamdan çıkan bir düşünce, sahip olduğum bilgilerle kendimce yaptığım bir tespit. Herneyse, doğruluğunu tartışacak bilgiye sahip değilim velhasıl, mesleğim bu değil çünkü...


Ve biraz önceki düşüncemden sonra bir şey daha söylemek istiyorum; Sanki, hayatta gelinen aşama yüzünden iç ve dış dünyalarımız birbirine zıt düştü. Yani, bir şekilde bu noktaya sürüklendik yahut sürükledik kendimizi... Herkes bu noktaya nasıl geldiğini kendi bilir, bu konuyu da daha çok irdelemek istemiyorum.


Ama çok garip değil mi? Dışardan göründüğümüz gibi olmamamız yani. Herhangi bir anda da böyle olabiliyoruz üstelik. Hiç beklenilmeyen bir anda. Mesela, "İşte şuan, karşımdakinin ne hissettiğini biliyorum." Diye bir cümle kursak; en büyük yanılgımız sayabiliriz. Ve bu noktada, aklıma bir şey takılıyor;


"Bize, gerçek manada bize, iç ve dış dünyamıza, özümüze, en yakın olan kim?"


"Bize ne kadar yakın olabilir o kişi? Ne derece bilebilir bizi?"


Bu sorunun getirdiği merakla, gökyüzünde tek başına uçan kuşa bir kere daha bakıyorum. Karşıdaki binanın ışıkları gözüme çarpıyor bu sırada ve gözlerim gördüğü ışıktan sonra karanlığı arar gibi, akarsuya bakıyor.


Gecenin karanlığında ve şehrin ışıklarında; benim için o kişinin kim olduğunu düşünüyorum.


Comments


Hakkımda

WhatsApp Image 2024-07-26 at 10.17.38.jpeg

İnsan dediğin, esasen bir puzzle parçasını oluşturan kişiliğinin; her bir parçasını öncelikle özenle tanımalı. Ardından o parçaların kendisinin bir parçası olduğunu bilerek onları kucaklamayı öğrenmeli. Böylece, her bir parçanın esasen bir resmi oluşturmak için ne derece öneme sahip olduğunu görmeli ve yine her bir parçanın hayatındaki varlığını korumayı amaç edinmeli. Ve işte burası da benim bir puzzle parçam ve çok daha ötesi... Çünkü yazmak, bir hayatta kalma meselesi... Her hal ile yazmak ise ondan çok daha ötesi...

Kategoriler

Zaman Akışı

Abone olun;

Abone Olun!

Abone olduğunuz icin teşekkürler...

© 2022 by Herhalile

bottom of page